30 Mayıs 2007 Çarşamba

TERMİNAL


Eski bir film ama ben bir türlü izleyememiştim.Geçen akşam cnbc-e de izleme şansı buldum ve gerçek olduğu söylenen hikayesini merak ettim.


Küçük bir araştırma yaptıktan sonra edindiğim bilgilere göre;

Olayın kahramanı Mehran Karimi Nasseri İranlı bir göçmenmiş.
1988 yılında Fransa üzerinden İngiltereye gidiyormuş.
Bu sırada evraklarını kaybetmiş.Kimliği olmadığı ve kendi vatanından da sınır dışı edildiği için vatansız bir şekilde Paris Charles de Gaulle havalimanında kalmış.
Fransız yetkililer bu konuda ne yapacaklarını bilememiş.Fransa da serbest dolaşım hakkı vermişler ama Nasseri tutuklanmaktan korktuğu için kabul etmemiş.
2000 yılında İranlı bir belgeselci Alexis Kouros bu olayla ilgili ''De Gaullede Gadotyu Beklerken''isimli bir belgesel çekmiş.

Hayat öyküsüne bu kadar ilgi gösterilen filmler belgeseller çekilen bu adam bütün bunlardan gelecek telif haklarını alıyormu dersiniz???
Malesef kimliği olmadığı için banka hesabıda olmayan vatansız vatandaş hiç birşey alamıyomuş.
Çok ilginç bir durum sonrasında ne olduğunu bilmiyorum.Belki hala havalimanında yaşıyordur.
Kimbilir???

29 Mayıs 2007 Salı

....EVANESCENCE HAYRANLARINA DUYRULUR....


Merhaba arkadaşlar ben fanatik bir evanescence hayranıyım ... İstanbula geleceğini duyunca çok sevindim ve benim gibi hayran arkadaşlara duyurmadan geçemedim...
Ama bilginiz olsun Biletler sahne önü 175ytl Arka kısımlar 90ytl inşallah ben gidicem

HALUK LEVENT KONSERİ

NEREYE SAKLARSIN YIKILMIŞ BİR AŞKI NASIL GİZLERSİN YÜREĞİNİ….


Cumartesi gecesi Haluk Levent konserine gittik ve bu konserdeki izlenimlerimi biraz olsun sizinle paylaşmak istedim.


Biz mi yaşlandık Haluk Levent mi doğrusu anlayamadım. Üniversite yıllarında Haluk baba konserlerinden dönerken yorgunluktan yürüyemez susuzluktan da ölürdük.
Cumartesi akşamı bir baktım Haluk baba olmuş Haluk dede Tabi yoğun bir halukçu olan ben kalbim kırık döndüm evime…
Neyse bir konserde daha şansımı deniyeceğim umarım Haluk baba sadece bu konserde yorgundu yada canı sıkkındı

SON UMUT


Yıl 2027.Bütün dünyada bir kaos durumu vardır.İnsanlık yok olma tehlikesi altındadır.Çünkü en genç insan yaşı 19 dur.Bilinmeyen sebeplerden dolayı kısırlık dünyanın her yerini sarmıştır.
İngiltere de ingiliz vatandaşı dışındakiler mülteci olarak görülüp sınır dışı edilmiştir.

Tüm bu karmaşanın içinde Teo yalnızdır ve herşeyden uzak kalmaya çalışmaktadır.Ama bir gün kaçırılır.Ve kendini insanlık için çok önemli bir kadının güvenli bir şekilde yolculuk etmesini sağlamakla görevli kişi olarak bulur.Çünkü bu kadın 8 aylık hamiledir.

Bu bebeğinin bağımsız olarak kurulmuş ve insanlık için çalışan İnsan Projesi gemisine ulaştırılması gereklidir.

Başrollerinde Clive Owen,Julianne Moore.Michael Caine var .Ama Moore filmin ilk sahnelerinden sonra Caine de ortalarından sonra yok.Filmi Owen ve mülteci anne rolündeki kadın götürüyor.

Filmde çok gerçekçi bir doğum sahnesi var.Ama arabayla kaçış sahnesi, Owen'ın arabayı itmesi ve adamların arkadan koşma sahnesi komikti pek te gerçekçi değildi.

Gelecekle ilgili varsayımlı filmlerden hoşlanıyorsanız izleyin derim.
Aslında hoşlanmıyorsanızda filmdeki varsayım çok gerçekçiydi o yüzden ilginizi çekebilir.Ağır temposuna rağmen merakınızı uyanık tutan film yakın gelecekte kaçınılmaz bir sonun senaryosu gibiydi.

28 Mayıs 2007 Pazartesi

KİRAZ VE YAZIR GÖLETİ GEZİSİ

Bir haftasonu tatilini daha geride bıraktık.Aslında çalışmayı seviyorum tatillerin kıymetini anlamamı sağlıyor.Arkadaşlarımız Sabire ve Harun (ikinci motorcular) ile birlikte bizim bağdaki ağaçtan kiraz topladıktan sonra Yazır Köyü ( Tekirdağ-Malkara yolu arasında)göletine gittik.Geziyle ilgili birkaç resim yayınlayacağım.Herkese iyi haftalar diliyorum.

Ağaçtakiler (eşim )Aytun ve Harun biz altta ki dallardan toplamaya çalıştık.
ortak çalışmamızın sonucu



Burası Yazır göleti.Küçük bir piknik yapacaktık ama etrafta bir sürü alemci amca vardı .Vazgeçip rotamızı yine uçmakdere yoluna çevirdik.



Göletteki yosunlardan bir görüntü.Balıklar suyun üstüne zıplıyordu.Zaten balıkçıların çok sık geldiği bir göletmiş.



Piknik yaptığımız alandan bir görüntü.
Eve dönüş ve Heroes'i izlemek.
İnsan bir Pazar gününden daha ne isterki.
Rehberliği ve fotoğrafları için Harun teşekkür ederiz.İnşallah yine gezeriz.

26 Mayıs 2007 Cumartesi

GEÇMİŞE YOLCULUK

Bu gün çok farklı sebeplerden kendimle ilgili bir geçmişe yolculuk yaptıktan sonra aklıma çok eskiden izlediğim ama hiç unutamadığım birkaç film geldi.Bunları paylaşmak istedim...


Bunlardan ilki 1992 de izlediğim KIZARMIŞ YEŞİL DOMATESLER,
Yaşım küçük olmasına rağmen filmi hiç unutmadım.

Bir huzurevinde eşinin halasını ziyaret etmeye giden Evelyn orda yanına gelen bir yaşlı kadınla tanışır.Ninny Evelyn'e hikayesini anlatmaya başlar.Başta aldırış etmeden dinlediği hikaye gittikçe onu içine alır.

Ninny ona 1920 de tanıdığı Idgie ve Ruth adındaki iki kadının inanılmaz dostluk hikayesini anlatacaktır.

Fannie Flagg adlı yazarın (aynı zamanda senarist) kitabından uyarlama bir film.Gelecekle geçmiş arasında gidip gelen göz yaşlarınızı tutamayacağınız çok iyi bir film.

''Siz hiç kızarmış yeşil domates yedinizmi ? '' diye başlayan öykü sizi içine alıp götürüyor.
Ninny; bir kalp kırılmış olabilir ama atmaya aynı şekilde devam eder.

UZAK UFUKLAR(1992)

1890 lı yıllarda geçen hikayede İrlandalı Joseph babasının intikamını almak isterken arazi sahibinin adamı tarafından yaralanır.O sırada babasının baskıcı yönetiminden bıkmış Shannon ile tanışır genç kız onun kaçmasına yardım eder.Ayrıca yardım etmekle kalmaz onunla beraber Amerika ya kaçar.

Boston 'a gelen genç çift para biriktirmeye başalr ama hayat onlar için artık çok zordur.1893 te gerçekleşmiş tarihe geçmiş en büyük arazi kapma yarışına katılacaklardır.

Yönetmen Ron Haward;
Da vinci Şifresi,Cinderella Man,Akıl Oyunları,Fidye ,Apollo 13
Daha saymama gerek yok herhalde.Adam olacak insan ilk filmlerinden belli olurmuş.

Çok tempolu duygusal ve Tom Cruse ile Nicole Kidman ın mükemmel uyumu olan bir film.
Tam bir karı koca hayat mücadelesi.

Filmin bir çok karesi kala aklımda müzikleri de çok güzeldi.
Müzikler John Williams a ait ; Yıldız Savaşları,Harry Potter gibi daha bir çok filmin müziğini yapmış biri...


MELEKLER ŞEHRİ(1998)

Başollerinde Nicolas Cage ve Meg Ryan var.

Maggie hastanede çalışan bir doktordur.Yaptığı bir ameliyat sırasında hastası sebepsizce ölür.Maggie bu durumda yıkılır ve kendine güvenini kaybeder.

Los Angeles üzerinde gezen bir melek olan Seth Magiie nin mücadelesini görür ve ona güvenini kazanması için yardım etmek ister.

Git gide Maggie ye aşık olur.Ve olaylar inanılmaz şekilde gelişir.
Seth yani Nicolas Cage nin romantik oyunculuğu konunun imkansızlığı ve hikayenin sonu kesinlikle bu filmi çok çekici hale getiriyor.
Lise yıllarımın en güzel filmi olarak kayda geçiyor.


BÜYÜK UMUTLAR(1997)

İşte benim için her zaman özel bir yeri olan film.Başrollerinde Ethan Hawke ve Gwyneth Paltrow var.
Yani Finn ile Estella...
Ünlü yazar Charles Dickens'in romanından uyarlama olan filmin konusu ; Finn küçük bir kasabada ablası ve onun eşi ile yaşamaktadır.Ablası kocasını ve kardeşini terkedip gider ama eniştesi Finn 'i bırakmaz ve onu büyütür.
Finn sürekli resim yapan bir çocuktur.Bir gün yine resim yaparken bir kaçak mahkum (Robert De Niro) onu yakalar ve yardım ister .
Bu olay Finn'in erişkenlik çağında çok belirgin bir rol oynar.
Daha sonra eniştesi ile çok zengin bir kadının malikanesine iş için giden Finn orda hayatının aşkı olan Estalla ile karşılaşır.Ama Estella o dönem onun aşkına karşılık vermez.Ve birgün hiç haber vermeden çekip gider.
Yıllar geçmiş Finn büyümüş balıkçılık yapmaktadır.New York tan bir adam gelir elinde Finn ile ilgili cömert bir teklifle.Bundan sonra hayatı tamamen değişir.
Çok dolu bir film olduğu için konusuna ancak özetleyebilirim.Ama müzikleri, masalsı ama bir o kadar da gerçekçi anlatımı , oyunculuklar mükemmel.
Sanki romanın içine girmişsiniz gibi...
Diyorum ya bu film benim için çok özel...

24 Mayıs 2007 Perşembe

MAVİ UĞURLAMA



Mavi sevdalarda tanıştık seninle, yüreklerimizde
Umudun müjdeli habercisi,
Rüzgar alıp götürdü bizi bir esmede iki yıl sonrasına
Ansızın geçti zaman farkına bile varmadık ayrılık canlarının
Tuhaf oldu sevdiğim çalıntı zamanlarda seni yaşamak,

Söz kalmadı dilimizde, yüreğimizde hasret çığlıkları
En sonunda çaldı işte kapımızı ayrılık zamanları
Ne desem kar etmiyor zor oyunu bozuyor sevdiğim
İnceden inceye iliklerime işliyor sensizliğin acısı

Soluyor kapımda çiçekler sen olmayınca
Ezip geçiyorum zamanları senli zamanlara kavuşmak uğruna
Vuruyorum kendimi yollara,
İz bırakmadan ardımda, zamansız
Yorulmadım sevdiğim korkma ben yetişirim sana,
O güzel gülüşünü bir saniye görmek uğruna
Resmederim seni gözümün alabildiği her manzaraya
Umudu, tükenmez mavi sevdalarda
Mekansız çalıntı sevdalar da olsa yaşarım seni her soluğumda,

….SEVDİĞİM….

22 Mayıs 2007 Salı

HAZIR PASTA

Çalışan bir insan olmak zor tabii.Yaptığınız herşey pratik ve kolay olmalı.
Hafta sonu arkadaşım Duyuşenin eşi Zafer ''yaa hani kek oluyorda arasında krema oluyor ,ama kekide ıslak gibi ondan yaparmısınız dedi''

Bu tariften yola çıkarak Heroes başlayana kadar bütün malzelesi hazır olan bir yaş pasta yaptık.


Resimden de anlaşılacağı üzere hazır pasta tabanının iki tarafını önce vişne kompostosu ile ıslattık.(Duyuşende vardı)
Sonra bir tarafına çikolata sosu diğer tarafına çilek püresi sürdük.



Pastanın üsütünü kalan çikolata sosunu ile bir güzel sıvadık.Hindistan cevizi ile süsledik.
Buraya kadar herşey iyi gitti ama yerken bizi bir süpriz bekliyordu.Kek bayattı yaptığımız onca şey boşa gitmişti.
Anladık ki kendi emeğin her zaman daha güzeldir.Paranda boşa gitmez.

21 Mayıs 2007 Pazartesi

FARE ŞEHRİ


Seslendirmelerde (Roddy) Hugh Jackman, (Rita) Kate Winslet var.
Aslında ben fareli filmleri daha doğrusu fareleri hiç sevmem ne kadar sevimli olursa olsunlar hoşlanmıyorum.
Ama bu çizgi film gerçekten çok komikti.
Roddy Londranın lüks semtlerinden birinde refah içinde ama yalnız yaşamaktadır.Çünkü bir ev faresidir.

Bir gün davetsiz bir misafir çıka gelir.Bir lağım faresi olan Sid. Roddy yi klozetten hiç bilmediği bir dünyanın içine yollar ve kendi Roddy nin lüks hayatının keyfini çıkarmaya başlar.

Roddy artık Fare Şehrindedir.Ama burası hiç ona göre değildir.Burdan kurtulup eve dönmek için ona ancak bir kişi yardım edebilir oda Ritadır.


Film içindeki şarkılar,fransız kurbağalar,sülüklerin dansları,espirilerin Tükiye'ye uyarlanışı hepsi çok güzeldi.Kısada sürüyor sıkmadan bitiyor. Bizim gibi büyük çocuklara tavsiye ederim...



DEJA VU


Bu hafta sonu film açısından verimli geçti diyebilirim.Hava yağmurlu olunca istediğim bir kaç filmi izleyebildim.
Bundardan ikincisi DEJA VU...
Başrollerinde Denzel Washington ve Val Kilmer oynuyor.
Ama filmin benim için ayrı bir yeri var. Çünkü yönetmen Tony Scott...Bu ne mi demek??
Domino demek..
Gazap Ateşi demek..
Spy Game demek..
Devlet Düşmanı demek...

Bu yönetmen benim gözümde her zaman ayrıcalıklı demek...
Hele de En favori filmin Gazap Ateşinde olduğu gibi Denzel Washington ile beraber olursa...

Aslında konusunu anlatmanın çok doğru olduğunu düşünmüyoırum.
Ama konu New Orleans'ta bir feribot patlaması olur ve 500 küsür kişi ölür.Bunu araştırmak için polis departmanın da önemli bir kişi olan Carlin atanır.

Feribot patlaması araştırmasında patlamadan önce ölmüş bir kadın cesedi bulunur ve bu kadını öldüren katilin aynı zamanda patlamayı planlayan kişi olduğu düşünülür.
Araştırma kadın üzerine yoğunlaşır.Bundan sonrası gizli bir araştırma ekibi ve yeni bir teknoloji ile bulunmaya çalışır.
Bu teknoloji zamanda sadece bir kez geriye gidilmesini sağlayan ve geçmişi gözlemleyebilen bir sistemdir.


Ajan Carlin öldürülen kadına karşı duygusal olarak bir yakınlık duyar ve hiç denememiş bir yöntemle geçmişi değiştirmeye çalışır...

İşte böyle başından sonuna gözünüzü ayıramayacağınız hatta bazı bölümlerde tekrar başa alıp izleyeceğiniz çok keyifli bir film...Fazla ayrıntı veremem tadı kalmaz...



İYİ BİR YIL


Hafta sonu evimde tek başıma izlediğim bu filmi çok beğendim.Aslında sinemada izlemek istemiştim.Ama gideceğimiz gün gösterimden kalkmıştı.

Russell Crowe başrollerede.
Konusu başarılı bir borsacı olan Max amcasının ölüm haberini alır ve miras işleri için Fransa ya gider.Amacı çocukluğunun geçtiği amcasından kalan malikaneyi ve üzüm bağlarını iyi bir fiyata satmaktır.Ama işler böyle gelişmez.


Başta sıkıntılı zamanlar geçirsede anıları ve bir Fransız güzeli gittikçe keyifli günler geçirmesini sağlar.



Yönetmen Ridley Scott Gladyatör dan sonra ikinci kez Russell Crowe ile çalışıyor.Çok başarılı bulduğum bir yönetmendir.Cennet Krallğı, Üçkağıtçılar, Thelma ve Louise filmlerini yönetmiş biri.

Film Peter Mayle nin kitabından uyarlama.Crowe'un oyunculuğu çok eğlenceliydi.Fransa nın küçük bir kasabasında mükemmel üzüm bağları görüntüleri eşliğinde bir romantik film.


17 Mayıs 2007 Perşembe

YENİ BİR BEN VE YENİ TÜRKÜ KONSERİ


Dün akşam arkadaşım Duyuşen ile birlikte bir koşu kuaföre gittik.Saçımı kestirdim ve ilk defa saçıma bir işlem uygulattım.Saçımın renginin bir kaç ton açığından saç diplerime doğru gölge yaptırdım.
Benim için bir ilkti biraz heyecenlı bir şekilde bekledim bitmesini.Ama sonunda çok hoşuma gitti.Herkes çok beğendi.Kuaförden yine bir koşu eve gittik Üstümüzü değiştirip hemen konser alanına gittik.

Konser Namık Kemal Üniversitesinin 1.Şenlikleri dolayısyla veriliyordu.Bizim gurup yaşça orda ki öğrencilerden biraz yaşlı da kalsa Yeni Türkü bizim guruba daha çok hitap ediyordu.(yaş ortalaması 25-30)


Uzun bir defile gösterisi sonrasında Yeni Türkü sahneye çıktı.Ve sonuna kadar hiç düşmeyen temposuyla harika bir konser oldu.Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştik.

Ben en çok Klasik Kemençe de Furkan ve adını hatırlayamadığım Yan fülüt ve aynı zamanda saksafon çalan üyeleri beğendim.


Dedim ya yeni bir imaj ,Yeni Türkü ve yeni bir Üniversite...
Tekirdağ için hayırlı olur inşallah...(üniversite yani...)

16 Mayıs 2007 Çarşamba

TATİL (HOLİDAY)


Akşam izlediğim film çok güzeldi.Filmde oyuncudan geçilmiyordu.
Kate Winslet
Jude Law
Cameron Diaz
Jack Black
Ama Kate Winslet dışındakilerin oyunculuğunu beğenmedim.Cameron Diaz ın mimikleri hareketleri fazla abartılı,
Jude Law karakteri ona göre biraz yumuşak(onu genellikle sert ve sabit bir yüz ifadesiyle görmeye alışkın olduğum için herhalde)
Jack Balck te Kate Winslet la iyi bir çift görüntüsü vermiyor bence.

Bu yazdıklarım sizi yanıltmasın.Film kesinlikle romantik komedi türünde izlenecekleriniz arasında olmalı.
Herşeyden önce yönetmeni Nancy Meyers.O da kim??dediğinizi duyar gibi oldum.O ''Kadınlar Ne İster?'' ''Aşkta Herşey Mümkün''gibi romantik filmlere imza atmış biri.

İkincisi filmin müzikleri Ockarı defalarca almış bir adamdan, Hans Zimmer dan.

Aslan Kral,Gladyatör,İnce Kırmızı Hat,Yağmur Adam....

Ve bildiğimiz birçok filmin müziğini yapmış.Ayrıntılı bilgi için;
http://beyazperde.mynet.com/kisi/1473

Konusuna gelince Amanda Los Angeles ta bir fragman yapımı şirketinin sahibidir.Ve bütün aşk ilişkilerini işi yüzünden bir türlü yolunda gitmemektedir..
Irıs ise İngiltere de yaşayan 3 yıldır aynı adama aşık bir kadındır.Ama o adam şimdi evlenmek üzeredir.

Bu İki kadın da depresyondadır ve iyi bir tatile ihtiyaçları vardır. İnternette ev değiştirme programı ile birbirinin evinde tatil yapmayı kabul ederler.
Ve olaylar hiç ummadıkları bir şekilde değişir.

Çok sevimli ve sıcak bir Kate Winslet oyunculuğu izleyeceksiniz.Sadece oyuncu seçimi daha iyi olsaymış bu film çok daha iyi olurmuş bence.Genel olarak çok iyiydi.Türü sevenlere kaçırmamasını tavsiye ediyorum.

15 Mayıs 2007 Salı

İSO,TSE,MARKA TESCİLİ

Çalıştığım firma İSO ,TSE, mARKA TESCİLİ gibi günümüzün vazgeçilmez olmuş sistemlerini kurmak ve uygulamak istiyor.Hem de üçünü birden.

İş başa düştü anlayacağınız.Ama bu sistemleri kuracak olan kişi yani yeni patronum yabancı değil.Patronum Ayşe yani bloğun ikinci ve sessiz sahibi.

Özetle bu günden itibaren beni yoğun günler bekliyor.Allah bana kolaylık versin.Tabii patronumada...

14 Mayıs 2007 Pazartesi

ANNEMİN BAHÇESİ 2

Artık yaz geldim dedi.Meyvelerde buna kulak verdi.İşte annemin evindeki ağaçlardan bir kaç fotoğraf...

kara incir(henüz yeşil tabii
al kiraz


VİŞNE

KAYISI

kara yemiş
Hiç duydunuz mu bilmiyorum ama karadeniz bölgesinde yetişen bir meyve.Kiraza benziyor ama daha etli,yiyince insanın ağzı buruşuyor ama çok lezzetli.

İşte böyle.Bunları gördükçe benim yaşama sevincim artıyor.Meyveler olunca tekrar fotoğraflıyacım inşallah...
Canı çeken yemeye gelebilir.Misafirimiz olur...

ERAGON



Bir çiftçi çocuğu ormanda avlanırken mavi bir taş bulur.O taş bir zaman sonra kırılır ve içinden bir ejderha çıkar.Bundan sonrası fantastik bir masal.

Ben çocukca buldum.Zaten eşimin zoruyla izlemiştim.Gerçekten benim için bir çocuk masalından öteye geçemez.

11 Mayıs 2007 Cuma

ANNELER GÜNÜNE ÖZEL FİLM SEÇENEKLERİ


Anneler günü doğası gereği duygusal bir gün.O yüzden eskilerden iki duygusal filmi hatırlatmak istedim.
Bunlardan 1.si PATCH ADAMS.Konusu gerçek hayattan alınma bir film. Akıl hastanesinde ihtihar eğilimi yüzünden yatan Hunter tedavi olduktan sonra doktor olmaya karar verir.Olurda.

Başarılı bir öğrenci olmasına karşın yöntemleri hocaları tarafından hoşgörülmez.O tedaviyi eğlenceli hale getirmeyi amaçlar.Daha sonra yoksul hastalar için kendi parası ve bağışlarla özel bir klinik açmaya karar verir.Önüne birçok engel çıkmasına rağmen klinik dünyada tanınan bir yer olur.

Film çok sıcak,komik ve inanılmaz duygusal bir film.Tabii bunda başrol oyuncusu Robin Willams'ın etkisi çok büyük.


En çok sevdiğim sahnelerden biri...Filmde tıp fakültesinden aşık olduğu kıza ''artık başının arkasını sevmeye başladım.''diyor.Çünkü Carin ona hep arkasını dönüyor ama o hiç vazgeçmiyor.
Ayrıca filmde geçen birkaç şiir var.
Bir tanesi ,
Birbirimize o kadar yakınız ki göğsündeki elin benim elim
Birbirimize o kadar yakınız ki sen gözlerini kapatsan ben uyurum...


2.FİLM : OMUZ OMUZA



Filmin başrollerinde Juila Roberts,Susan Sarandon,Ed Harris var.

Luck ve Jackie yıllar önce ayrılmış ve kendilerine yeni hayatlar kurmuşlardır.12 yaşında bir kız 7 yaşında bir erkek çocukları vardır.Jackie artık genç sevgilisi İsabel (juila) ile yaşamaktadır.Çocuklarınıda yanına alır.Ama çocuklar İsabel bir türlü sevmez ve ona alışamaz.Aynı durum İsabel içinde geçerlidir.

Luck onların aralarını düzeltmek için elinden geleni yapacaktır çünkü kanserdir ve ölmek üzeredir.


Gerçekten bu filmde ağlamamak için kendimi zor tutmuştum.Anne olmak ne kadar zor bir iş bu filmde bir kez daha anladım.

Duygu dolu bir güne iki duygu dolu film.Benden önermesi.Sizden izlemesi...

10 Mayıs 2007 Perşembe

UÇMAKDERE YAMAÇ PARAŞÜDÜ

Hıdırellez de Uçmakdere de düzenlenen yamaç paraşüsü etkinliğine katılan iş arkadaşım Serap bu fotoğrafları benimle paylaştı.Bende sizinle paylaşmak istedim.
Geçenlerde yayınladığım fotoğraflarda uçmakdere yolunu görmüştünüz.
(http://maviveportakal.blogcu.com/2729182/)

Bunlarda Uçmakderenin fotoğrafları.Serap ve ailesi Hıdırellez için gitmiş bide güzel piknik yapmışlar.




Manzara çok güzel dimi

Etkinliğin yapıldığı alan aşağıdaymış.Ama biraz kalabalık olduğu için onlar bu manzaranın keyfini çıkarmışlar.


Papatyaların içinde piknik te çok güzel olur...
Karşıdan çok net olmasada Marmara Adası görünüyor.


Bunlarda atlayışlarını gerçekleştiren sporcular...

Arkadaşımın eline sağlık.Paylaştığın için teşekküer ederim Serapcım.

Seneye bizde gideriz belki.Paraşütle atlayamayız ama olsun izleriz...:))

9 Mayıs 2007 Çarşamba

ÖRÜMCEKCİK ??


Akşam Örümcek Adam 3 e gittik.Film bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu.Aslında 2.de de böyle olmuştu.Bile bile gittik.

Çizgi roman uyarlaması filmlere göre sıralamada en altta olabilecek bir film.Zaten salonun yarısı ilkokul çağı çocuklardan oluşuyordu.Filmin onlarıda tatmin ettiğini sanmıyorum.Çünkü örümcek adamın aşk hayatının nabzı onları çok ilgilendirmiyor olsa gerek.Bu noktada filmin orjinalliğini kaybettiğini ve ticari kaygılar taşıdığını düşünüyorum.


Kumadam ve Venom karakterlerini konu aldığını sanan ama onları arada bir çerez gibi gösteren bir seri filmi olmuş.Kesinlikle yönetmen hatta tüm kadro değişmeli.

Amerikan halkı Örümcek Adam'a Örümcekcik olarak sesleniyor.Yani o kadar samimi olmuşlar düşünün.

Filmde ki efektler için söyleyecek sözün ,yok çok iyidiler ama o kadar azdılar ki film bittiğinde kafamızda sadece Peter Parker ın komik dansı kaldı...aaa bu arada Mary Jane nide hiç bu kadar bakımsız görmemiştim.Seri başından beri bakımlı güzel M.J gitmiş yerine pasaklı bezgin bi kız gelmiş.


Neyse fazla kötü şeylerde söylemek istemiyorum ama olmamış.Yavan bir süper kahramanlık filminden öteye geçemez ki Örümcek Adamı bu hale getirenler utansın.

6 Mayıs 2007 Pazar

SOĞAN CÜCÜĞÜ BÖREĞİ



Bu gün size bir börek tarifi vereceğiz.Diğer böreklerden ne farkı var diyeceksiniz.Bunun iç malzemesi soğan cücüğüyle kavruluyor o kadar.Ama biz çok beğendik tepsinin hepsini yedik ailecek.

Yapılışı
Her ne kadar ablam(fatoş) bu böreği kendi yaptığında ısrar etsede iç malzemeyi hazırlayan annemin eşine sağlık.

Arzunuza göre soğan cücüğünü doğrayıp yağda(biz tereyağ kullandık) kavurun.Üzerine yıkayıp doğradığınız ıspanakları ilave edin.Bir müddet daha kavurun.

Genişçe bir yere yufkayı serip üzerine yoğurt sıvıyağ ve yumurta sarısı karışımını fırçayla sürün.İç malzemeyi koyup istediğiniz şekilde tepsiye dizin. (biz gül şekli verdik)
Böreklerin üstüne kalan yoğurtlu karışımdan sürüp pişirin.

Tamam abla sen yaptın.Tutturdu böreği ben yaptım diye...

Ayşe...

4 Mayıs 2007 Cuma

ANNEMİN BAHÇESİ 1

Annemlerin evi bahçeli olduğu için annem her sene çeşit çeşit sebze yetiştirir.Bahar iyice kendini gösterdiği için çoğu meyve bile verdi.

Bezelyeler oldu ama daha toplamadık.Bu beyaz çiçeklilerin taneleri olacak ondan sonra toplanacak.


Bu mor çiçekli bezelye ise dışı yenen bezelye yani taze fasulye gibi yeniyor taneleri olmuyor.

Baklalardan ilk yemeği hafta sonu yapmıştı annem.Banada bi tabak ayırmış sağolsun.Biz bu sebzeye ''Karabakla''diyoruz ama sebebini bilmiyorum.


Annem patatesleri ekerken orda olamamıştım.Ama arkadaşım Duyuşen an an fotoğraflayıp ekilişini sitede anlatmıştı. http://www.tekirdagunluk.com/. hobi&dekor bölümünün Sanal bahçe kısmında merak edenler için.



Bu da nohut hiç gördünüz mü bilmiyorum ama hasat yapılırken sabah erkenden yapmak gerekiyor yoksa elleri çok kaşındırıyor.


Soğanlar çoktan büyümüş..Bu gördüğünüz de bizim tabirimizle soğanın cücüğü...
Soğanın normalda acı olan tadında farklı tatlımsı bir tadı var.Kavurmalarda ve börek içlerinde çok güzel oluyor.


Mis gibi naneler...

Bu yaz bizde eşimle bu bahçede kendimize küçük bir bahçe yaparız inşallah...Domatesle ,biberler hepsi bahçeden ne güzel...

Bu arada fotoğraflar Ayşeden.Yine telefonla ama güzel çıktılar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Related Posts with Thumbnails